Bilgi Notları
İzale,
gidermek; şüyu, ortaklık manasına gelmektedir. Bu bakımdan, dava itibarıyla bir
diğer adı ortaklığın giderilmesidir. İzaleişüyu davası taşınır veya taşınmaz
mallar bakımından ortaklar ya da paydaşlar arasında malın bölünmesine ilişkin
yaşanan anlaşmazlıkların sona erdirilmesinin sağlayan dava türüdür. Uygulamada
karşımıza genellikle miras ya da boşanma sonrası ortak malların paylaşılması
şeklinde ortaya çıkmaktadır. İlk olarak üzerinde ortak mülkiyet bulunan malın
aynen taksimi dediğimiz, kişilere pay oranlarınca paylaştırma yapılması ve
ortaklar arasında hâlihazırda var olan ilişkiyi sonlandırıp ferdî mülkiyete
geçilmesi şeklinde olabileceği gibi dava konusu malın satılıp bedeli üzerinden
paylaştırma yapılması şeklinde de olabilir.
TMK
madde 669 gereği taraflardan herhangi biri söz konusu malın aynen taksim
suretiyle paylaştırılmasını ister ise hâkim, aynen taksim şartlarının varlığını
araştırmakla yükümlüdür. Taraflardan birinin aynen taksim ile paylaşma istemesi
hâlinde, değeri azalmadan paylaştırılması mümkün nitelikte bir mal söz konusu
ise kural olan bu paylaştırma biçimi olduğu için aynen taksim ile paylaştırma
yapılır. İki eşit parçaya bölünebilen eşit değere sahip bir araziyi bu surette
paylaşım yoluna örnek gösterebiliriz.
Aslolan
aynen taksim yoluyla paylaşım olmasına rağmen uygulamada paydaşların durumu,
malın bölünemez nitelikte olması ya da bölündüğü takdirde değerinin azımsanamayacak
ölçüde azalması ve benzeri çeşitli sebeplerden dava konusu malın doğrudan doğruya
bölünmesine olanak bulunmadığı durumlarda artık malın satılmasıyla elde edilen
meblağın paylaştırılması yoluna gidilir. Kural olarak izaleişüyu davasında satış
açık arttırma yoluyla yapılmaktadır. Bu aşamaya gelindiği takdirde artık satışın
ortaklar tarafından engellenmesi mümkün değildir. Ancak ortakların bu konuda oy
birliği sağlaması koşuluyla satışın yalnızca kendi aralarında
gerçekleştirilmesi mümkün kılınmıştır.
İzaleişüyu
davası açılmadan önce dikkat edilmesi gereken hususlardan ilki arabulucuya
başvurma zorunluluğudur. Arabulucuya başvurmadan önce dava açılması durumunda
dava şartı eksikliği dolayısıyla dava usülden reddedilecekitr. Davayı açma
yetkisi Medeni Kanun madde 698 uyarınca üzerinde malik sıfatıyla payı bulunan
bütün paydaşlara tanınmıştır. İzaleişüyu davasını tek bir malik sıfatını haiz
paydaş açabileceği gibi birden fazla paydaş olan malikler de açabilir. Lakin
dava açılırken davacı olmayan paydaşların tümünün davalı tarafta gösterilmesi
gerekmektedir.
Dikkat
edilmesi gereken bir diğer husus ise paydaşların izaleişüyu davasını talep
etmelerini engelleyecek bir anlaşma yapmamış olmaları gerektiğidir. Paydaşlar
kendi aralarında izaleişüyu davası açılamayacağını kararlaştırmış olabilirler.
Ancak bu TMK m. 698 sınırları çerçevesinde incelenmelidir. Bu madde uyarınca:
“Paylaşmayı isteme hakkı, hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile
sınırlandırılabilir.” denilmiştir. Kanun lafzından yola çıkılarak bu anlaşmanın
en çok on yıl için yapılabileceği sonrasında ise izaleişüyu davası açılmasında
bu hususta bir engel olmadığı açıktır.
İzaleişüyu
davalarında görev bakımından görevli mahkemeler HMK 4/1-b uyarınca sulh hukuk
mahkemeleridir. Yetki bakımından yetkili mahkeme ise malın niteliğine göre
değişmektedir. Taşınmaz mallarda yetkili yer mahkemesi taşınmazın bulunduğu yer
mahkemeleridir ve kesin yetki söz konusudur. Taşınır mallarda ise yetkili yer
mahkemesi davalının davanın açıldığı yerdeki yerleşim yeri mahkemeleridir. Süre
bakımından herhangi bir zaman aşımı süresi atfedilmediğinden davanın her zaman
açılması mümkündür.
Muhdesatın
aidiyeti tespiti davası, izaleişüyu davasına konu olmuş taşınmaz mal üzerindeki
hem taşınır hem taşınmaz nitelikte olabilen bütünleyici parçalar üzerinde -bina,
ağaç- malik olanın kim olduğu hususunda çıkan uyuşmazlıkların sona erdirilmesi
amacıyla açılan bir dava çeşididir. İzaleişüyu davasındaki gaye, paylaşılmasında
anlaşmazlık çıkmış olan mal üzerindeki bu uyuşmazlığı çözmek olduğundan
hareketle bütünleyici parçaların tespiti oldukça mühimdir. Dolayısıyla,
muhdesatın aidiyetinin tespiti davası izaleişüyu davası bakımından bir
bekletici sorundur.
İzaleişüyu
davası tarafların niceliği, celselere iştirak hâlleri, terekenin kapladığı alan
ve bilirkişilerin raporlarına yapılabilecek itirazlarda göz önüne alındığında
süreç bakımından net bir aralık vermek tam anlamıyla mümkün değildir. Ancak
süreci bu konuda hizmet veren avukatlarla yönetmenin davanın olabilecek en kısa
sürede sonuçlanması ve en sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için önemli bir
gereklilik olduğu unutulmamalıdır.
BOZYAKA HUKUK BÜROSU
Av. Hilal Usanmaz